top of page

Cezayir Vizesi

Cezayir Vizesi, Cezayir vizesi nasıl alınır? Cezayir'e vize var mı? Cezayir vizesi için gerekli evraklar

Cezayir Vize İstiyor Mu?

 

Türkiye’den gidecek olan vatandaşlardan Umuma Mahsus(Bordo) pasaport sahibi olanların Cezayir için ziyaret sebebine göre vize almaları gerekmektedir. Hususi (Yeşil) Pasaport, Hizmet (Gri) Pasaport, Diplomatik (Siyah) Pasaport sahiplerinden ise 90 günlük süre için vize talep edilmemektedir.

 

Cezayir Vize Türleri

  • Cezayir Turistik Vizesi
  • Cezayir Ticari Vize
  • Cezayir Çalışma Vizesi
  • Cezayir Geçici Çalışma Vizesi
  • Cezayir Ziyaret Vizesi

 

Cezayir Vize Başvurusu Nasıl Yapılır?

 

Cezayir Ankara Büyükelçiliği, Cezayir İstanbul Başkonsolosluğu veya yetkilendirilmiş vize başvuru merkezlerinden yapmaları gerekmektedir.  Ancak vize verme yetkisi olan tek diplomatik temsilcilik Cezayir Ankara Büyükelçiliğidir. Bu nedenle yapılan tüm başvurular Büyükelçiliğe yönlendirilmektedir ve burada değerlendirilmektedir.

 

CEZAYİR VİZESİ İÇİN İSTENİLEN BELGELER

 

 CEZAYİR VIZE KOŞULLARI

 

  • Vize Başvuru Formu
  • Vize Talep Dilekçesi
  • Pasaport ( Vize bitim tarihinden itibaren 6 ay daha geçerli ve 2 sayfası boş olmalı)
  • 2 adet biometrik fotoğraf (3,5*4,5 cm ve arka fonu beyaz)
  • Kimlik kartı fotokopisi
  • Tam vukuatlı nüfus kayıt örneği
  • Seyahat belgeleri ( Uçak veya gemi bileti rezervasyonu vb.)
  • Konaklama belgeleri ( Otel vb. rezervasyonu )
  • Davetiye (Seyahat amacı fark etmez)
  •  Seyahat Sağlık Sigortası
  • Banka hesap dökümleri
  • Vize ücreti ödendiğini gösteren dekont
  • Çalışanlardan ek olarak istenen; SGK işe giriş bildirgesi, 4A hizmet dökümü, maaş bordrosu gibi belgeler
  • İşverenlerden ek olarak istenen; vergi levhası, imza sirküleri, faaliyet belgesi gibi belgeler
  • Ticari vize için gerekli ek olarak; şirketin imza sirküleri, faaliyet belgesi, vergi levhası fotokopisi ve ticari sicil gazetesi gibi belgeler

 

 

CEZAYİR VİZE BAŞVURU FORMU 

Başvuru formu için tıklayınız 

 

Cezayir vizesi kaç günde çıkar?

Vize İşlem Süresi:

 

Cezayir vize başvurularının sonuçlanması 2-10 gün arası kadar sürdüğü için başvuruların seyahatten en az 10 gün öncesinde tamamlanması gerekmektedir.

** Hazırlanması gereken evraklarla ilgili net bilgi için ilgili ülkenin diplomatik temsilciliklerine başvurulmalıdır.

 

İsrail vatandaşlarının Cezayir’e girişi veya transit geçişi kabul edilmemektedir.

 

Cezayir Vize Ücretleri

 

Vize Türü Vize Girişi  Vize Ücreti

1 Aylık Tek Girişli 150 EUR

3 Aylık Çok Girişli 220 EUR

6 Aylık Çok Girişli 350 EUR

1 Yıllık Çok Girişli 420 EUR

 

Cezayir’in Vize İstediği/İstemediği Ülkeler

 

Cezayir’e turistik veya ticari amaçlarla yapılan ziyaretlerde 90 güne kadar vizeden muaf olan bazı ülkeler vardır. Bu ülkeler şu şekildedir:

  •  Arjantin
  •  Libya
  •  Malezya
  •  Maldivler

  •  Fas
  •  Batı Sahra
  •  Seyşeller
  •  Tunus

  • Yemen
  • Mali
  • Moritanya

 

Bazı ülkelerin Diplomatik pasaport sahipleri Cezayir’i vizesiz olarak ziyaret edebilmektedir. Bu ülkeler şu şekildedir:

  •  Arjantin
  •  Hırvatistan
  •  Fransa

  •  Almanya
  •  Macaristan
  •  Romanya

 

Bazı ülkelerin resmi pasaport sahipleri Cezayir’i vizesiz olarak ziyaret edebilmektedirler. Bu ülkeler şu şekildedir:

  •  Arnavutluk
  •  Benin
  •  Brezilya
  •  Küba
  •  Mısır
  •  Etiyopya
  •  Yunanistan
  •  Gine
  •  İtalya
  •  Malezya

  •  Mali
  •  Malta
  •  Meksika
  •  Nijer
  •  Peru
  •  Portekiz
  •  Katar
  •  Romanya
  •  Senegal
  •  Sırbistan

 

  •  Slovakya
  •  Güney Afrika
  •  Güney Kore
  •  İspanya
  •  İsviçre
  •  Tanzanya
  •  Türkiye
  •  Birleşik Arap Emirlikleri
  •  Venezuela
  •  Vietnam

 

 

 

Cezayir

Tarih[değiştir | kaynağı değiştir]

Ana madde: Cezayir tarihi

Cezayir’de 2 milyon yaşında hominid iskeletleri bulunmuştur. Araştırmacılar, ülkede yontmataş çağından kalma Homo habilis ve Homo erectus fosilleri de ortaya çıkartmıştır. Cilalıtaş devrinde şu anda Sahra Çölü‘nün bulunduğu alanlar daha sulaktı. Böylece Cezayir’in şu anda çöl olan güney bölgesinde insanlar yaşayabiliyordu. Bu dönemden kalma mağara resimleri bulunmaktadır.

 

Antik Dönem ve İslam Öncesi Cezayir[değiştir | kaynağı değiştir]

MÖ 1000 yıllarında Fenikeli tüccarlar Cezayir’in Akdeniz kıyılarına yerleşime başlamıştır. Kartaca Krallığının MÖ 146 yılında Romalılar tarafından yıkmasıyla Cezayir, “Mauretania Caesariensis” adıyla imparatorluğun bir eyaleti haline geldi. Antik Yunanistan ve Roma İmparatorluğu‘nda Numidya (Νομαδια) olarak bilinen yörenin adı, Yunanca “göçebe” anlamındaki nomados (νομαδος) kelimesinden gelir. Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Cezayir’ de sırasıyla Vandallar ve Bizans’ın hakimiyeti altına girdi.

 

Osmanlı Dönemine kadar Cezayir[değiştir | kaynağı değiştir]

7. yüzyılın ortalarından itibaren Emevi akınlarına uğrayan Cezayir’ deki Berberi kabilelerinde yüzyılın sonuna doğru İslamiyet yayılmaya başladı. Emevî hakimiyetindeki uygulamalara isyan eden Berberi kabileleri yerel emirlikler kurmuştur. 777-909 yılları arasında hüküm süren Rüstemiler Devleti Cezayir’deki Müslümanların kurduğu ilk bağımsız devlettir. Batı Cezayir Fas’ta hüküm süren İdrisiler‘in , Doğu Cezayir Aglebiler idaresine girdi. 909 yılında Rüstemiler Devleti ve Aglebiler‘in yıkılmasıyla Cezayir Fatımi Devletinin hakimiyetine girdi. 10. yüzyıl sonlarında Berberiler Cezayir’de yeniden küçük ve kısa ömürlü devletçikler kurmaya başladılar. Ziriler ve Hammadiler (1015-1152) devletleri kuruldu. Bu sırada Murabıtlar Tilimsan, Ténès ve Cezayir‘e kadar Kuzey Afrika’yı hakimiyetleri altına aldı (1062). 1130-1269 tarihleri arasında hüküm süren Muvahhidler Hammâdî ve Murabıt Devleti’ne son vererek Cezayir ve bütün Kuzey Afrika’yı ele geçirdi. Muvahhidler’den sonra Doğu Cezayir, Tunus’taki Hafsi Devletinin (1228-1574)topraklarına katıldı. Orta ve Batı Cezayir ise Tlemsen merkezli Abdülvadiler’in (1235-1550) idaresine girdi. Abdülvadiler‘in zayıflamasıyla Bedevi kabileler isyan ederek birçok şehirde kendi emirliklerini kurdular. İspanyollar‘ da 1505-1513 arasında sahildeki önemli şehirleri ele geçirdiler.[3]

 

Osmanlı Döneminde Cezayir[değiştir | kaynağı değiştir]

Oruç Reis ve kardeşi Hızır Reis Cezayir’e gelip İspanyollar’a karşı mücadeleye girişmeye başlamışlardır. Cerbe adasına yerleşen ve Yavuz Sultan Selim’in himayesi altına giren kardeşler, Cezayir ve Şerşel‘i ele geçirdiler. Şerşel ve Cezayir sultanı ilan edilen Oruç Reis, Ténès ve Tlemsen‘i ele geçirmiş ancak 1518’de Tlemsen’i geri almak isteyen İspanyollarla yaptığı savaşta hayatını kaybetti. Onun yerine geçen Hızır Reis Osmanlılar’ın desteğini sağlamaya çalıştı ve 1519’da Yavuz Sultan Selim’den yardım istedi. Yavuz Sultan Selim “Hayreddin” lakabıyla andığı Hızır’ı Cezayir hakimi olarak tanıyarak ona askeri destek yolladı. Bu şekilde hutbenin padişah adına okunmaya başlandığı Cezayir, Osmanlı nüfuzu altına girdi.[4]

1534 yılında I. Süleyman‘ın Barbaros Hayreddin’i İstanbul’a davet edip Cezayir beylerbeyi sıfatı ile onu Osmanlı donanmasının başına getirmesiyle Cezayir doğrudan doğruya bir Osmanlı beylerbeyiliği haline geldi. Cezayir’deki Osmanlı egemenliği 1830 yılına kadar devam etmiştir. Bu dönemde Cezayir, Tunus ve Trablusgarp’la birlikte “Garp Ocakları” şeklinde adlandırılmış ve ayrı bir statü ile idare edilmiştir. Bu özel statü kapsamında Osmanlı hakimiyetinde olan Cezayir, idari bakımdan Beylerbeyler Devri (1518-1587), Paşalar Devri (1587-1659), Ağalar Devri (1659-1671) ve Dayılar Devri (1671-1830) olmak üzere dört farklı dönem yaşanmıştır.[4]

 

Fransız sömürgesi döneminde Cezayir[değiştir | kaynağı değiştir]

 

Emir Abdülkadir, 1865

5 Temmuz 1830’da Cezayir şehrinin ele geçirilmesiyle Fransızlar’ın Cezayir’deki sömürge dönemi başladı. Emir Abdülkadir idaresindeki isyan hareketi sonucunda Fransızlar Cezayir’in bütününü 1847’de ele geçirebildi. Osmanlı yönetimi, Fransız işgalini tanıyarak Cezayir üzerindeki haklarının sona erdiğini ilan etti. İlk sömürge birimleri Cezayir şehri çevresinde kuruldu. Avrupa’dan gelen göçmenlere yerli kabilelerin ellerinden alınan arazilerin verilmesiyle Cezayir’ de Avrupalı nüfusu artış gösterdi. 1841-1850 yılları arasında 115.000 hektar arazi dışarıdan gelenlere dağıtıldı. 1847’de ülkedeki Avrupalılar’ın sayısı 104.000 iken 1872’de 245.000’e, 1911 yılında da 752.000’e yükseldi. Bununla birlikte yabancıların sahibi olduğu arazinin miktarı 1860’ta 365.000 iken, 1930’da ise 2.345.000 hektardı. 1848 Fransız anayasasına göre Cezayir sömürgesi üç eyalete ayrılarak Paris’ten tayin edilen bir genel vali tarafından yönetilmeye başlandı. 1870’te sivil idareye geçirilen Cezayir Paris’teki İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. Askerî idarenin kalkmasının ardından 1871 yılında Muhammed el-Mukrani’nin liderliğinde toplanan kabileler, ülkenin tamamına yakınında ayaklanma başlattı. 1881’de de Sîdî Şeyh liderliğindeki kabilelerinde katıldığı ayaklanmayı Fransız sömürge yönetimi kanlı şekilde 1884 yılında bastırabildi.[3] Bu dönemde öldürülen direnişçilerden bazılarının kafatasları Fransa’ya götürüldü ve 24 tanesi Temmuz 2020’de Cezayir’e iade edilerek el Alia Şehitliği’ne defnedildi.[5]

II. Dünya Savaşı‘ndan sonrasında Cezayirliler durumlarında ciddi iyileştirmelerin yapılmaması, ekonominin kötüleşmesi vb sebeplerle 5 Ağustos 1945’te gerçekleştirilen gösterilerde, Fransızlar’ın silahlı müdahalede bulunmasıyla binlerce Cezayirli öldürülmüş ve çok sayıda gösterici tutuklanmıştır. Bunun sonucunda Cezayir’de 1 Kasım 1954 tarihinde silahlı mücadele başlatıldı. Ülkeyi bağımsızlığa götürmesi amacıyla başlatılan silahlı mücadele kısa zamanda Cezayir geneline yayılması üzerine, Sömürge yönetimi 28 Ağustos 1955’te olağanüstü hal ilan etti. 19 Eylül 1958’de Kahire’de toplanan Cezayirliler’in ileri gelenleri bağımsız Cezayir Cumhuriyetini ilan ederek Ferhad Abbas’ın başkanlığında bir geçici hükûmet kurdular. 18 Mart 1962’de Evian antlaşması ile savaşın sona ermesiyle ateşkes ilan edildi. Antlaşma şartlarına göre 1 Temmuz 1962 tarihinde yapılan referandumda Cezayirliler’in % 91’i bağımsızlık lehinde oy kullanmasıyla Cezayir bağımsız bir devlet oldu.[3]

 

Cezayir Soykırımı[değiştir | kaynağı değiştir]

Ana madde: Cezayir Soykırımı

2005 ve 2006 yıllarında Cezayir Devlet Başkanı Fransa‘yı soykırım yapmakla suçlamış [2] ve Paris‘ten bir özür beklediklerini açıklamıştır. Ancak Fransa iddiaları kabul etmemiş ve konunun tarihçilere bırakılması gerektiğini öne sürmüştür.

bottom of page